İlk gösterimi Sundance
Film Festivali’nde gerçekleşen Take Shelter , geçtiğimiz yıl da Cannes Film
Festivalinde Eleştirmenler Haftası Büyük Ödülü" ne layık görülmüştü. Jeff
Nichols’ın senaristliğini ve yönetmenliğini yaptığı ikinci uzun metraj filmi
olan Take Shelter psikolojik bir gerilim
filmi. Filmin başrollerinde ise Michael Shannon ve Jessica Chastain’i
görüyoruz.
Curtis (Michael Shannon)
ve eşi Samantha( Jessica Chastain) kızları Hanna (Tova
Stewart) ile şehirden uzak
bir taşra hayatı yaşamaktadır. Curtis bir kum ocağında şef olarak çalışmaktadır. Eşi Samantha ise evden terzilik yaparak aile bütçesine katkı sağlamaktadır. Oldukça sakin bir yaşam süren çiftin tek sıkıntısı işitme sorunu olan kızlarının tedavisidir. Ailenin bu sakin yaşantısı Curtis’in gördüğü kötü rüyalarla farklı bir döneme girer. Curtis rüyalarında sürekli büyük bir fırtınanın yaklaştığını görmektedir. Önceleri onu huzursuz eden bu durum gördüğü rüyaların halüsinasyonlara da dönüşmesiyle Curtis’i genç yaşlarda şizofren olan annesi gibi hastalandığı şüphesiyle baş başa bırakmıştır. Bir yandan kimseyle paylaşamadığı bu sorunun cevabını ararken diğer yandan rüyalarının gerçek olabileceği paranoyasına kapılan Curtis çareyi bir sığınak yapmakta bulur. Sığınak için verdiği mücadele ve anormal davranışları onu işinden atılmasına ve çevresi tarafından dışlanmasına neden olacaktır. Eşi Samantha bir yandan Curtis’deki bu garip ve ani değişikliğe anlam vermeye çalışırken diğer yandan ameliyat olmak üzere olan kızı için endişelenmektedir. Curtis ise çareyi kendisini ve ailesini kurtarnak için tek çözüm olduğuna inandığı Sığınak’a sığınmakta bulacaktır.
“Sığınak” birçok anlama geliyor aslında. Toplumunun korkuları, ekonomik kaygıları kaçma duygusunu ifade ediyor. Küçük çekirdek bir aile üzerinden toplumsal paranoyaları gözler önüne seriyor. Küçük bir yerde yaşamanın zorluğu, aile içi dayanışma, sevgi, korku, yaşamsal kaygılar gibi iç içe geçmiş duygular ölçülü bir gerilimle oldukça başarılı bir şekilde verilmiş. Curtis’in kendi içinde verdiği mücadelenin yanı sıra dış dünyaya olan sorumluluklarıyla mücadelesi, içerde verdiği savaşın dış dünyaya yansımaları “Sığınak” kavramını daha da anlamlandırmamızı sağlıyor. Seyirciyi meraklandıran, konunun içine çeken ve soruların cevabını ana karakterle birlikte aramaya iten film gerçekçi ve tedirgin edici bir anlatım tarzına sahip. Genelde bu tarz felaket senaryolarını konu alan filmlerdeki gibi büyük efektlere boğulmadan inandırıcı ve gerçeğe yakın bir his dünyası oluşturulmuş.
Oyunculukların da çok başarılı olduğu filmi gerilim severlere şiddetle tavsiye ederim. Şayet gerilim sevmiyorsanız ve felaket senaryolarından bıktıysanız bu pek size göre bir film olmayabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder