Bir derdi, bir mesajı
olduğu için olsa gerek İran filmleri insana çok ayrı bir haz veriyor. A Separation’ı
büyük çoğunluğunuz duymuştur. Senaristliğini ve yönetmenliğini Asghar
Farhadi’nin yaptığı “A Separation/Jodaeiye Nader Az Simin”
bu yıl 84. Düzenlenen Oscar Ödül Töreni’nde
İsrail yapımı güçlü adaylardan olan “Dipnot” filmini eleyerek, En İyi Yabancı Film Ödülü ‘nün sahibi olmuştu.
Ayrıca Berlin Film Festivali’nde “En İyi Film”, “En İyi Erkek Oyuncu” ve “En
İyi Kadın Oyuncu” dallarında da ödüllerin sahibi olan filmin başrollerini Peyman
Maadi, Leila Hatami, Sareh Bayat paylaşmaktadır. Filmin türü ise dram.
Ayrılık teması üzerine
inşa edilen film, boşanmak üzere olan bir çiftin mahkemedeki savunmalarıyla
başlıyor. Tahran’da yaşamak istemeyen ailesiyle hayatına yurt dışında daha iyi
koşullarda devam etmek isteyen Simin ve alzheimer hastası olan babasını emanet
edecek kimsesi olmadığı için onunla gitmeyen eşi Nader’in boşanma davası mahkemece reddediliyor. Simin eşyalarını topluyor ve annesinin evine gidiyor. Kızları Termeh ise babasıyla kalıyor. Nader çalıştığı için babasına bakmak üzere bir
bakıcı tutuyor. Bakıcı küçük kızıyla ve kocasından gizli çalışmaya başlıyor.
İşler bu noktadan sonra içinden çıkılmaz bir hâl alıyor. Nader iş dönüşü kızı Termeh'i okuldan alıp eve döndüğünde kapının kilitli olduğunu görüyor. Eve girdiğinde babasını yerde yatarken ve yatağa bağlanmış buluyor. Bakıcı birkaç
saat sonra eve geliyor. Nader bakıcıyı kovuyor. Çalıştığı günlerin parasını
almak için dil döken bakıcıyla aralarında küçük bir itiş kakış yaşanıyor.
Bakıcı çıktıktan sonra evde kaybolan bir miktar para da bakıcıdan biliniyor
ki olaylar bununla sınırlı kalmıyor. Bakıcının çocuğunu düşürdüğü ortaya çıkıyor ve suçlanan da Nader oluyor.
Bakıcının kocası davacı oluyor, Nader’de evlerindeki para için ve babasının gördüğü
kötü muamele için davacı oluyor. Mahkeme Nader'i haksız buluyor ve para cezasına çarptırıyor. Nader cezayı ödemeyi reddediyor. Simin ise kocasının ödemeye yükümlü olduğu
mahkemece belirtilen cezanın daha makul bir anlaşmayla çözülebileceğini düşünüp, karşı tarafla anlaşma yapıyor. Taraflar toplanıyor ve sorun çözülecek derken
olayın içinden bambaşka bir düğüm ortaya çıkıyor.
Aslında gündelik
yaşantıda her ülkede herkesin başına gelen ya da gelebilecek olan bir olay
anlatılıyor. Bir ayrılık ve akabinde gelişen sorunlar. Ama filmde değinilen
ayrıntılar ve değiniliş şekli filmi diğerlerinden farklılaştırıyor. Aile doğu
ve batı kültürü arasında sıkışıp kalmış bir aile. Tahran, yasaların dini
kurallara bağlı uygulandığı bir ülke.
Toplumun yaşantısı ve olaylara bakış açısı da bu yönde gelişmiş. Filmin
bütün akışında bunun etkilerini görüyoruz. Bunun yanısıra hayatta en çok
sorguladığımız mefhumlardan biri olan adalet olgusu, arayışı, adaleti sağlama
kaygısı oldukça iyi işlenmiş filmde. Sadece bir şey anlatan değil, sorgulatan
da bir anlatış biçimi benimsenmiş. Bir ayrılığın 12 yaşında hem annesinin hem
babasının sevgisine ve ilgisine ihtiyaç duyan bir çocuğun üzerindeki olumsuz
etkisi, bu kargaşadan zararsız çıkamayacağı, onu yapmak istemediği bir seçime
zorlayan adalet mekanizması da gözler önüne serilmiş.
Abartıdan uzak, son
derece gerçekçi bir anlatım. Gözlerinizi ekrandan alamayacağınız ve dolu dolu
geçen 2 saat. Bir filme bakıp bir ülkeyi görmek diye buna derim ben. İzlemeyen
herkese şiddetle tavsiye ederim. İyi seyirler…
Yorumlarınız çok içten ve kaygısız. Bunun için tebrik etmek istiyorum sizi. İran filmleri benim için de çok özeldir. Belki de "doğu" desem daha doğru olacak. Mesela Tunuslu yönetmenin çektiği Bab'aziz geliyor hemen aklıma ve olağanüstü müzikleri... Mutlaka bu filmi de işlemelisiniz.
YanıtlaSil